10.ULUSLARARASI SİNAN SEMPOZYUMU

2017-04-27 07:48:44
10.ULUSLARARASI SİNAN SEMPOZYUMU

Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin düzenlediği 10. Uluslararası Sinan Sempozyumu “Komşuluk” temasıyla Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde başladı.

Mesleki ve akademik anlamda uluslararası platformda bilgi paylaşımını geliştirmek ve farklı konulara değinmek amacıyla gerçekleştirilen sempozyumun bu yılki konusu “ Komşuluk/ Neighborhood” olarak belirlendi. Sempozyumda komşuluğun tarihsel ve kültürel bağlamda günümüz koşullarıyla ele alınması, disiplinler arası bir bakış açısıyla mekanda, mimaride, kentlerde, toplumda yaşanan dönüşüm ve etkileşimin tartışılması hedeflendi. Sempozyum Programı 27 Nisan Perşembe günü saat 10.00 itibariyle Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyeleri Yaylı Çalgılar Kuarteti, Trakya Üniversitesi Tanıtım Filminin İzlenmesi, açılış konuşmaları, sergi açılışı ve Prof. Dr. Ruşen Keleş’in “ Komşuluk: Kentli Hakları, Planlama, Yönetim ve Kentlik Bilinci” konulu konuşmasıyla başladı. Sempozyum Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Makedonya Yerleşkesi’nde 28 Nisan Cuma Günü de devam edecek.

10. Uluslararası Sinan Sempozyumu programının açılışında Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan yaptığı konuşmada; Edirne’nin olağanüstü bir silüeti olduğunu belirterek ” Bu silüetin tacı da Mimar Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camii’dir “ dedi.  Mimar Sinan ve Edirne isimlerinin birbiri ile özdeşleştiğini belirten Gürkan şunları söyledi;

Sinan Deyince Edirne, Edirne deyince Sinan ilk akla gelen şeylerdir. Bu kadar akademisyenin içerisinde, bu kadar mimarlık öğrencisinin içerisinde Sinan’ı nasıl anlatırım bilemiyorum. Nisan 2014 başında göreve başladığımızda bir radikal karar vermemiz gerektiğini düşündüm. Kentimizin olağanüstü bir silüeti var. Bu silüetin tacı da Selimiye Camii. Ama kentin bazı noktalarından bakıldığında bu silüet kurşunlana kurşunlana yok edilmiş. Bu kent gerçekten korunması gereken bir kent. Muazzam bir kent. Bizim tek bir amacımız ve hedefimiz var. Bu kenti aldığımızdan daha iyi bir şekilde bizden sonraki arkadaşlara, gelecek kuşaklara devretmek. Ben kendimi hiçbir zaman Edirne gibi bir kentin, tarihi mirasçısı olarak görmedim. Çünkü mirasçılık çok kolay bir iştir. Hazır kaldığı için değeri bilinmez ve kolayca harcanır. Ben kendimi, arkadaşlarımı, bunu Mimarlar Odası adına da konuşabilirim; biz kendimizi bu tarihi mirasın emanetçisi olarak görüyorum. Emanetçiyiz o aldığımız mirası bir emanet gibi, gözümüzün bebeği gibi koruyarak gelecek kuşaklara taşımamız lazım. Akademik camia olarak yol göstericiliğiniz, uyarılarınız bizim için çok önemli. Size bu kentin çok ihtiyacı var. Her türlü katkınız için şimdiden teşekkür ediyorum”.