GÜRKAN, HABERTÜRK’TE EDİRNE’Yİ ANLATTI

2016-01-21 15:24:55
GÜRKAN, HABERTÜRK’TE EDİRNE’Yİ ANLATTI

Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, 21 Ocak 2016 Perşembe Günü (Bugün) Saat: 09:25’te Habertürk ekranlarında Noyan Doğan’ın sunumuyla gerçekleşen ‘Bakış’ programının canlı yayın konuğu oldu. Edirne’nin tarihi, turizmi, ekonomisi gibi birçok konuya değinen Gürkan, kentin yaşadığı sıkıntıları da dile getirdi. 

Habertürk ekranlarında saat: 09:25’te başlayan canlı yayın Edirne Belediye Başkanlığı Binası Atatürk Odası’nda gerçekleştirildi.

Noyan Doğan’ın sorularını yanıtlayan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, konuşmasına Edirne’yi tanıtarak başladı.

Trakya’nın ve Edirne’nin Trakların en büyük kolu olan Odrisler tarafından kurulduğunu ifade eden Gürkan, “8 bin 500 yıla yaklaşan bir medeniyetten bahsediyoruz. Edirne, coğrafi konumu nedeniyle medeniyetlerin buluşma noktasıdır.  Bu tarihsel süreç içinde balkanlarda ve Anadolu’daki bütün kavimlerin , milletlerin, devletlerin hep gözünün önünde olan bir şehir. Konuklarımıza Edirne’yi tanıtırken, İtalyan Mezarlığı, İtalyan Kilisesi’nden de bahsederim.  Derler ki; ‘ne alaka İtalya neresi, Edirne neresi’. Oysa Edirne,  Doğu Roma İmparatorluğu’na 1200 yıldan fazla ev sahipliği yapmış çok önemli bir şehridir. Doğu Romalılar, yani bugün ki İtalyanların ataları 1200 yıl bu şehirde kalmışlardır. Daha sonra bu şehirde Makedonyalılar ve  Osmanlılar da yaşamıştır” diye konuştu.

Edirne tarihçisi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in ‘Her şey biter Edirne bitmez’ sözünü de hatırlatan Başkan Gürkan, “Biz işte böyle bir şehirdeyiz. Medeniyetler şehri Edirne’ye hoş geldiniz” dedi.  

Başkan Gürkan, daha sonra Noyan Doğan’ın, “Bu tarihi konağı değiştirmemişsiniz. İsteseydiniz, başka yerde ultra lüks bir yer yaptırabilirdiniz. Sizi bu konuda tebrik ediyorum. Şuanda da Atatürk Odası’ndayız. Tarih bina hakkında bilgi verir misiniz’ sorusunu yanıtladı.

“BELEDİYE BİNASI OLARAK 116 YILDIR KESİNTİSİZ HİZMET VERİYOR”

Türkiye’de belediyelerin 1854 yılında kurulduğunu ifade eden Başkan Gürkan, “İlk kurulan belediye Fransız modeli örnek alınarak, İstanbul Beyoğlu 6. Dairesidir. Daha sonra  1867’de ikinci bir hamleyle başka belediyelerde de kuruluyor. Kurulan bu belediyelerden birisi de Edirne Belediyesidir. 1898’e kadar farklı farklı binalarda belediye hizmetleri yürütülmekte, 1898’de belediye başkanı Deli Dilaver lakabıyla bilinen Dilaver Bey, halktan 5 bin lira para toplayarak, bir proje çizdiriyor. 2 yılda bitirilen bina 1900 yılında hizmete sunuluyor. Türkiye’de belediye binası olarak projelendirilerek, 116 yıl kesintisiz hizmet veren tek bina burası. Benim için böyle tarihi bir binada görev yapmak çok keyifli, tarihsel bir geçmişi, bir dokusu var. Bunlardan da önemlisi bir ruhu var. Ben Edirne’nin 30. Belediye Başkanıyım. Bu binada 29 belediye başkanıyla beraber yaşıyoruz, beraber yönetiyoruz. Onlardan manevi olarak güç alıyorum” diye konuştu.

“ATATÜRK EDİRNE’DEYKEN MENEMEN OLAYI YAŞANIYOR”

 Mustafa Kemal Atatürk Edirne’ye asker kimliğiyle çeşitli defalar da geldiğini dile getiren Gürkan, “En son Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak, 21 Aralık 1930 yılında geliyor. 1 hafta kalmayı planladığı halde  4 gece 5 gün kalıyor. Şuanda canlı yayın yaptığımız bu oda da kalıyor ve çalışmalarını meclis salonunu  gerçekleştiriyor aynı zamanda toplantıları orada yaptığı gibi ziyaretçileri de orada kabul ediyor. Atatürk, Edirne’de çalışmalarını sürdürürken, 23 Aralık 1930’da Menemen’deki Kubilay Olayı meydana geliyor ve  Menemen’le ilgili olan  tarih kararı burada alıyor.

Menemen olayı nedeniyle  beşinci günde Edirne’den ayrılıyor. Atatürk’ü kaldığı bu odada ki birçok obje orijinaldir; yatağı, dolabı… Atatürk burada kalacağı için, Edirneliler  kendi evlerinden mutfak eşyaları getiriyorlar; tabaktı, çataldı, bıçaktı, kaseydi, bardaktı… Buradaki bütün ürünler Atatürk’ün kullanması için getiriliyor ve hediye ediliyor. Atatürk’te giderken de bu ürünleri Edirne Belediyesi’ne hediye ediyor. O tarihten beri bu ürünleri korumaya, genç kuşaklara göstererek, geleceğe taşımaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“YARATILAN POZİTİF ALGININ ZARARINI DA GÖRDÜK”

Noyan Doğan’ın ‘Edirne’nin ekonomisi nasıldır’ sorusunu yanıtlayan Gürkan, “Edirne dediğinizde Türkiye’nin şöyle bir algısı vardır; ‘Edirne; batıda ki en uç şehir, serhat şehri, adamlar zaten Avrupalı,  eğitim düzeyi yüksek, ekonomileri iyi, zenginler, topraklar bereketli’ diye bir fotoğrafı var zihinlerde. Zihinlerde yaratılan bu  fotoğrafı değiştirmek o kadar çok zor ki. Biz bunun Ankara bürokrasisinde zararlarını da gördük. Bu yaratılan görünürde pozitif algı ama uygulamada negatif algı, çok uzun süre kentte kamu yatırımlarının gelmesinin önünü kesmiştir” dedi.

“EDİRNE’DE ÇEVREYİ KİRLETEN AĞIR SANAYİ İSTEMİYORUZ”

Edirne’nin bir tarım şehri olduğunu hatırlatan Gürkan, “Nüfusumuzun yüzde 72’si tarımla ilgileniyor. Tabi çok bereketli topraklarımız var. Türkiye’deki Ayçiçek üretiminin yüzde 20’sine yakını, buğday üretiminin yüzde 12’si, çeltik üretiminin yaklaşık yüzde 50’si ilçelerde dahil olmak üzere Edirne’de yapılıyor. Bu kadar tarım ve hayvancılıkla iç içe olan toprakların hem çevre sağlığı anlamında hem ekolojik denge anlamında korumaya çalışmak da bizim başlıca görevlerimiz arasında yer alıyor. Ama diğer taraftan Çevre Bakanlığınla yürüttüğümüz Trakya Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planıyla, Trakya’da hangi bölgelerde sanayi olacak, hangi bölgelerde tarım işletmeleri olacak, hangi bölgelerde tarım ürünleri ekilecek bunların hepsi belirlendi. Bu anlamda biz memnunuz, Trakya artık planlı bir bölge. Her aklına gelen, her isteyen istediği yerde, istediğini yapamıyor. Örneğin biz Edirneliler olarak, o tarihlerde şöyle bir tercih yaptık; ‘Biz Edirne topraklarında  ağır sanayi, çevreyle problemi olan,  doğayı kirleten sanayi istemiyoruz’ dedik” şeklinde konuştu.  

Ağır sanayi olmayınca büyük sanayi alanlarının da açılmadığına değinen Gürkan, “Tarımsal sanayi ön plandadır. Bunların istihdam sayısı az olduğu için tatmin etmiyor. Yine konfeksiyona yönelik tekstilin sadece biçki dikiş gibi kısımlarını alan fabrikalarımız var.  Fason üretim yapılıyor. Edirne, Türkiye Cumhuriyeti Devletine yılda yaklaşık 800 milyon TL vergi ödüyor.  Ama bunun geri dönüşü; yüzde 35-40 civarında. İstiyoruz ki hepsini almayalım tabi ama makul bir oranda devlet tarafından yapılması gereken yatırımların ivedilikle yapılmasını arzu ediyoruz” dedi.

“MERİÇ NEHRİNİN YATAĞI TEMİZLENMELİ”

Edirne’de her yıl yaşanan taşkın felaketine de değinen Gürkan, “Bu tür sınırı aşan konularda bütün devletler üzerine düşen görevi yapmakla yükümlüdür. Evet, olayın tetikleyicisi Bulgaristan ama bizim hiç mi suçumuz yok?  Türkiye’deki kanunlara göre yeraltı ve yerüstündeki tüm sular DSİ’ye aittir. Edirne taşkın riski taşıyan bir bölge ve bu riskin azaltmak için nehir yatakları temizlenmeli ve önleyici tedbirler alınmalıdır.  Orman Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’na, geçen yıl üst üste 4 kez sel yaşanınca, feryat ettik. Burada toplantılar yaptık. Bizim anlattıklarımızı dinlediler, uzmanların çalışmalarını değerlendirdiler. Şimdi burada baybas kanalı yapılıyor. Ama bizce yapılması gereken en önemli şey Meriç yatağının temizlenmesi, çünkü her yıl 1 milyon 750 bin metre küp alüvyon geliyor.  Gelen suyu koyacağınız yatağınız yok” diye konuştu.  

Karaağaç’ta yaşanan taşkından dolayı ulaşımın da kesildiğini ifade eden Gürkan, “Sağlık Bakanın girişimleriyle yeni bir köprü yapılıyor ve yapılan bu köprü taşkınlardan etkilenmeyecek bir köprü olacak. Böylelikle ulaşım kesintisiz devam edecek. Karaağaç Mahallesi, bereketli toprakların olduğu bir alan, Edirne’nin ve İstanbul’un sebze deposudur. Bu topraklar geçen yıl taşkından dolayı 80 santimetre kumla kaplandı. Valilik, belediye ve vatandaşlarla o kumları temizledik. Taşkından dolayı ekilen ürünler zarar görüyor. Her yıl vatandaşların milyonlarca TL’lik yatırımı boşa gidiyor.” şeklinde konuştu.

Edirnelilerin gurbette yaşamayı sevmediğini ancak gençlerin iş bulmak için başka kentlere göç ettiğine de değinen Gürkan, “Nüfusumuz artı-eksi 2 bindir. Her yıl 2 bin kişi gelir, 2 bin kişi gider. 400 bin civarında nüfusumuz var. Edirne’de organize sanayi bölgesi var. Ama henüz tam anlamıyla oturamadı. Son zamanlarda kentimizde çağrı merkezleri çoğaldı. Firmalar Edirne insanın algı düzeyinin, eğitim seviyesinin ve diksiyonunun yüksek olduğunu keşfetti ve Edirne’de bu işi yapmaktan çok memnunlar” dedi.

Edirne’nin TR 21 adlı bir bölge içerisinde değerlendirildiğini anlatan Gürkan, “Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli aynı paket içinde değerlendiriliyor. Teşvik sisteminin çok uzun yıllardır yanlış uygulandığını düşünüyorum. Bu sistemle ekonomiye kaldırmak mümkün değil. Edirne’de 100 fabrika, Tekirdağ’da 3 bin, Kırklareli bizden biraz fazla. Baktığınızda Enez ile Havsa bile o kadar farklı ki. İlleri bırakın bir araya toplamak ilçeler bazında bile farklı pozisyonlar yaratmaları gerekiyor. Herkesi bir torbaya atmak mümkün değil. Tamamen boşa yapılan bir çalışma. Örneğin; Enez ilçesi Ege denizin kıyısında çok güzel bir ilçemiz; deniz ürünleri, su ürünleri, sit bölgesi var. Bunlara uygun teşvikler verelim. İpsala’ya ise tarımla ilgili teşvikler verelim. O bölgenin karakterine uygun olsun ki teşvikler, yapılan yatırım olanakları işe yarasın” dedi.

“EDİRNE’NİN GELECEĞİNİ 3 AYAK ÜZERİNE KURUYORUZ”

Edirne’nin turizm, tarım ve eğitim kenti olduğunu dile getiren Gürkan, “Biz Edirne’nin geleceğini bu 3 ayak üzerine kuruyoruz. Bilindiği gibi artık ülkeler değil, şehirler yarışıyor. Birde dünyada çok başkent var ama bir de emperyal başkentler var. Edirne’de Selimiye’de fotoğraf çekildin mi hiçbir açıklama yapmaya gerek kalmaz, herkes orasının Selimiye Camii olduğunu, Edirne olduğunu bilir, çünkü Edirne emperyal bir başkenttir. Mesela geçenlerde Alman bir firma turizm verilerini yayınladı. Edirne dünyada en çok turist alan şehirler sıralamasında 2 milyon turist sayısıyla 60. Sırada. Hedefimiz bu turist sayısını 2’ye katlamak” dedi.