SİLİKON TARIM VADİSİ PROJESİ

06.03.2019

Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Halk TV’de ‘Enver Aysever ile Ayrıntılar’ isimli programın canlı yayın konuğu oldu. Enver Aysever’in sorularını yanıtlayan Başkan Gürkan, uygulamaya sunmak istediği tarım politikalarını açıkladı. Gürkan, Trakya’yı silikon tarım vadisi haline getirmek istediklerini belirterek, “Trakya Tarım Üst Birliği kurarak; Trakya topraklarını tarımsal sit alanı ilan ettirmek istiyoruz. Ayrıca Trakya’yı tarımsal ARGE laboratuvarı haline getirmemiz gerekiyor” dedi. Gürkan, ayrıca Tohum Takas Bankası kurarak; çiftçiyi yerli tohuma teşvik edeceklerini söyledi.

 Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan Halk TV’de ‘Enver Aysever ile Ayrıntılar’ isimli programda Edirneli çiftçileri ilgilendiren önemli açıklamalarda bulundu. Gürkan, Trakya’da, özellikle de Edirne’de çok ses getirecek olan Tarım Politikalarını açıkladı. Önümüzdeki dönem uygulamaya sunmak istediği tarım politikalarından söz eden Başkan Gürkan, yerli tohum vurgusu yaptı.

Tarımda üretimi kaybettikçe insanlığımızı da kaybetmeye başladığımızı belirten Gürkan, “Bugün dünyada her şeyimiz var. Akıllı telefonlarımız, internetimiz, kameramız, elektrik, uçak var. Bunların hiç birinin olmadığını düşünelim. Hiçbiri yok, ilkel yaşam gibi. Canlı yaşamı sona erer mi? Ermez. Zorlaşır, konforumuzu kaybederiz. Ben Edirne’den İstanbul’a 2 saatte değil; 15 saatte gelirim. Ama yine de gelirim. Ne gerekiyor canlı yaşamını sürdürmemiz için? İki şey vazgeçilmez, biri temiz içme suyu biri de temiz gıda. Hibrit tohum değil; yerli tohum. Bugün Türkiye bunu kaybetti. Bugün patlıcan 14, biber 10 liraysa, bunun nedeni üretimin olmaması.  Edirne’de Karaağaç semtimiz var. Edirne, bundan 20 yıl önce en önemli sebze depolarından birisiydi. 20 yıl önce Edirne’nin Karaağaç semtimizden her akşam gece de 20 kamyon sebzeler İstanbul haline yüklenir ve giderdi. Şimdi hafta da 2 kamyon. Toprak aynı toprak, toprak değişmedi. Peki şimdi neden böyle oldu? Bunun çok çeşitli nedenleri var. Hükümetin tarım politikaları gibi. Ama biz üretimimizi kaybettikçe insanlığımızı kaybetmeye başladık. İnsanımızı kaybettikçe insanlığımızı kaybetmeye başladık. O zaman ne yapmamız gerekiyor. Yeniden bir uyanışla, birlikte bunu sağlayabiliriz” dedi.

TRAKYA TARIM ÜST BİRLİĞİ

Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın tarım politikalarını çok beğendiğini ve Özcan Işıklar ile sık sık bir araya geldiğini belirten Gürkan, “Özcan Işıklar ile birlikte bir karar aldık. Dedik ki, Silivri’den başlayarak, buna Çatalca’yı da dahil ederek tüm Trakya’ya, siyasi parti ayrımı yapmaksızın tüm belediye başkanlarını davet ederek, bir ‘Trakya Tarım Üst Birliği’ kurmak istiyoruz ve Trakya topraklarını tarımsal sit alanı ilan ettirmek istiyoruz. Böylelikle tarım toprağı hiçbir zaman betonlaşmayacak, hiçbir zaman kirletilmeyecek; hiçbir zaman hoyrat amaçlarla kullanılmayacak. Bu birliği kurarak tarımsal bir ortam yaratmamız; tüm Trakya’yı tarımsal ARGE laboratuvarı haline getirmemiz gerekiyor.  Bu olmaz mı? Bu mümkün. Bizim bunu başarmamız gerekiyor. Ben bir çiftçi çocuğuyum. Cumhuriyet’in sayesinde milletvekili oldum; Cumhuriyet’in sayesinde belediye başkanı oldum ama bunu bana sağlayan o çiftçi ailenin topraktan ürettikleri değerler, o ekonomik imkanlar” şeklinde konuştu.

TRAKYA TOPRAKLARI SİLİKON TARIM VADİSİ OLACAK            

Hollanda örneğini veren Recep Gürkan, “Trakya topraklarını silikon tarım vadisi yapmak istiyoruz. Hollanda deniz seviyesinin 6 metre altında olan bir ülke; bizim Konya’dan daha küçük bir ülke. 4 yıl önceki rakamları biliyorum; bizim 4 yıl önce tarım ihracatımız 12 milyon dolardı, Hollanda’nın 82 milyon dolardı. Biz Özcan Işıklar ile Hollanda’yı gittik. Orada insanlar muhteşem işler yapmışlar. Hatta bizi orada bir çiftliğe götürdüler; genç bir çocuk var, meleği Ziraat Mühendisi. Bunu Trakya’da yapabiliriz.        Tarım aslında işsizliği emen bir sünger gibidir. Bizim asılında elimizde bu imkan varken; neden yüzbinlerce insanı işsiz bırakıyoruz, neden bu kadar üniversite mezununu işsiz bırakıyoruz?” dedi.  

HİBRİT TOHUM AÇIKLAMASI

Kendisinin bir çiftçi çocuğu olduğunu bir kez daha hatırlatan Gürkan, “Biz daha önce şöyle yapıyorduk çiftçilikte; bu yıl ne kadar buğday ürettik 100 ton. Seneye ne kadar buğday ekeceğiz? Bin dönüm. Ne kadar tohum lazım? 20 ton. Bu 100 tonun 20 tonunu önce bir tohumluk olarak ayırıyorduk. Kendimize de 10 ton ayırıyorduk. Kalanını da satıp o sezonu geçiriyorduk. Bir gün birileri geldi Türkiye’ye. Siz ne yapıyorsunuz? Dedik ektiğimizden tohumluk ayırıyoruz. Ne kadar alıyorsunuz? Dedik, dönüm başına 200 kilo. 300 kilo almak ister misiniz? Dedik, isteriz. O zaman bu tohumu kullanın. Hibrit tohum. Hibrit tohumu kullandık hakikaten 300 kilo aldık. Sevindik, mutlu olduk. Daha çok para kazandık. Sonra o tohumu ektik hiçbir şey çıkmadı. Hibrit tohum meğerse bir kez ekilirmiş. Her yıl yeniden almak gerekirmiş. Peki bu hibrit tohumu kim veriyor. İsrail. Peki bu hibrit tohumun içinde neler var, bilmiyoruz. Genetiğine müdahale ediliyorlar. İçindekini söylemiyor çünkü sır” diye konuştu.

TOHUM TAKAS BANKASI GELİYOR

Hibrit tohumun zararlarına ve yerli tohumun Türkiye için önemine değinen Gürkan, “Bugün Trakya’nın Anadolu’nun çiftçilikle uğraşan birçok köyüne gittiğiniz de mutlaka her evde bir gazete kâğıdının içinde; analarımızın taktığı başörtünün içerisinde bir köşeye soktuğu mutlaka yerli tohum vardı. Yerelde üretici kooperatifleri kuracağız ama eskisi gibi anlayışta değil” ifadelerine yer verdi.

Yerelde üretici kooperatifleri kuracaklarını ve kooperatiflerin başında da mutlaka profesyonel birilerinin olacağını belirten Gürkan, söz konusu kooperatiflerin mutlaka denetleneceğini,  şeffaf ve hesap verebilir olacağını söyledi.

 Üretici kooperatiflerinin kurulmasının ardından bir de Yerli Tohum Bankası’nı hayata geçireceklerini belirten Gürkan, “Yerli tohumları topladıktan sonra onları çoğaltacağız. Çoğalttığımız andan itibaren de Tohum Takas Bankası kuracağız. Tohum Takas Bankası’nı kurduğumuzda siz elinizdeki, örneğin yerli biber tohumuyla geleceksiniz ve bunun tohumunu bırakacaksınız. Buradan yerli domates tohumunu ücretsiz olarak alacaksınız. Bu mümkün mü? Mümkün. Bunu yaşama geçirebiliriz” dedi.  

TOBB Kadın Girişimciler Kurulu ile bir çalışma yaptıklarını ve üretici kadınların olduğu bir Pazar kurduklarını belirten Gürkan,  “Belli kurallar koyduk; 1- Köylü kadınlar kendi ürettikleri her şeyi getirecekler Pazar günleri buraya getirerek satacak. 2- Kadın kazandığı parayı asla kocasına vermeyecek. 3- Bu pazarda kendi ürettiğinin dışında asla endüstriyel bir ürün olmayacak. Örnek, bahçesinde elma üretiyorsa o elmayı orada satacak ama asla haldeki elmayı satmayacak. 20 kadınla kurduk. İsmi de Kırsalın Doğal Pazarı. Pazarda orada kahvaltıdaydım. Şuanda 100’ün üzerinde orada kadın var. Her hafta sonu İstanbul’dan, Tekirdağ’dan insanlar alışverişe geliyor orada yediğin peynir dünyanın en iyi peyniri. Orada satılan sütler, orada pişen lokmalar, ballar, gerçekten ağız tadıyla yiyorsunuz” şeklinde konuştu.

KUŞKONMAZ ÜRETİCİLİĞİ

Edirneli çiftçiyi alternatif tarım ürünlerine yönlendireceklerini belirten Gürkan, “ Kuşkonmaz mesela bugün lüks marketlerin dışında satılan bir sebze değildir. 3, 5 milyon dolarlık kuşkonmaz pazarı var. Türkiye’de en büyük üretici Eskişehir’de 500 dönüm ekiyor.  Pazarda hiç yokuz. Bugün lüks marketlere gidin 20’li bir kuşkonmaz demedi 40-50 lira. Biz bunu neden üretmeyelim. Toprağımız uygun, insanımız çalışkan” dedi.

Edirne’nin özgürlüğüne düşkün bir kent olduğuna değinen Gürkan, “Edirneliler özgürlüklerine düşkün insanlar. Hangi etnik kökenden; hangi siyasal görüşten; hangi dünya görüşünden olunsa olsun. Ben Edirne’yi anlatırken şu örneği çok veririm; iki arkadaş otururlar. Sohbet ederken ezan okunur. Biri derki, ben camiye gideceğim. Öbürü de ‘Allah kabul etsin. Ben de iki bira içeyim’ der. Biri gider camiye ibadetini yerine getirir. Diğeri de gider yaşam tarzı olduğu için iki bira içer. Sonra yine bir araya gelirler. Sohbete kaldıkları yerden devam ederler. Bence Türkiye’nin ihtiyacı bu. Birbirimizi ötekileştirmeden saygı göstermek ama içsel bir saygı” diyerek belediye binasında bulunan ve 1902 yılı Belediye Meclisi Üyelerinin yer aldığı yağlı boya tabloyu örnek gösterdi.

“KÜLTÜR VE SANATLA BESLENMEYEN KENT SÖNÜK KALIR”

Trakya’daki tüm belediye başkanlarının yaşama bakış tarzlarının aynı olduğuna değinen Gürkan, “Bir kenti mimari ile güzelleştirebilirsiniz; peyzaj ile güzelleştirebilirsiniz. Nefis bir kent yaratabilirsiniz ama bunların hiçbirisi sizin kentinizi geleceğe taşımaz. İnsanınızı geleceğe taşımaz. Bir kenti geleceğe taşıyacak olan kültür ve sanattır. Eğer kültür ve sanatı desteklemezseniz, ki bir belediye başkanının en başta yapması gereken görevlerden biridir bu, o kent hep böyle sönük kalacak, parlamamış bir yıldız olur. Kimsenin dikkatini çekmez. Ressam Hasan Rıza, Balkan Savaşı’nın son döneminde Bulgar işgali sırasında vurulur ve şehit olur. Edirne’de Şehit Hasan Rıza’yı kaç kişi bilir. Oysa muhteşem tabloları vardı. 26 Mart 2017’de Şehit Hasan Rıza’nın şehit olduğu yere heykelini diktik. Sunay Akın’ın; Genel Başkanımızın önerisi vardı. Bundan da çok mutluyum” diye konuştu.

“EN ÇOK HAYIFLANDIĞIM KONU”

Edirne’deki minibüs duraklarının bir kısmına mini kitaplıklar koyduklarını da dile getiren Gürkan, “Kitaplıkların üzerine de ‘Al oku, bırak okut’ diye bir söz yazdık. ‘Kitap çalmak hırsızlık değildir’ çalın. Ama sonra getirin. Bunun tutacağını görüyorum. Çünkü Edirne bir eğitim kenti, öğrenci kenti. Bizim nüfusumuzun yüzde 20’si öğrencilerden oluşuyor. Çok dinamik bir gençlik var. En çok hayıflandığım konulardan biri geçen dönem o öğrencilerin dinamizminden kent için yararlanamamış olmaktır. Ama suç bende. Bu dönem bunu mutlaka başaracağım. Çünkü olağanüstü bir enerjileri var. Şimdi ki gençler sizden de ben de daha donanımlılar.  Daha açıklar, daha vizyonlular, daha dünya vatandaşı, daha çok okuyorlar, daha çok araştırıyorlar. Bunların içinde topçu, popçu yok mu? Var tabi ki, olacak tabi. Üniversitede öğrencileri ile kenti harmanlamak istiyorum. Ama en önemlisi onların o fikirlerinden, dinamizmlerinden, iddialarından ve karşıtlıklarından da kenti beslemek istiyorum” diye konuştu.