Edirne Tarihçesi

 

Edirne, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve medeniyetlerin izlerini günümüze taşıyan dünyanın en kadim şehirlerden biridir. Türkiye’nin kuzeybatısında, Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarına komşu olan bu şehir, Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin kıyısında kurulmuş ve Trakya’nın gözbebeği olmuştur. Edirne’nin tarihi, ilk yerleşimcileri olarak kabul edilen Traklarla başlar; Orta Asya’dan Avrupa’ya göç eden bu topluluk, Edirne’yi stratejik konumuyla öne çıkan bir kent haline getirmiştir.

 

Edirne’nin öneminin artması Makedonya Kralı Büyük İskender’in bölgeyi fethetmesiyle başlamıştır. Bu fetihle Edirne, antik dünyanın geniş coğrafyasında tanınan bir kent haline gelmiştir. Daha sonra Roma İmparatorluğu’nun yönetimine geçen şehir, İmparator II. Hadrianus tarafından yeniden inşa edilerek Hadrianapolis adını almıştır. Roma İmparatorluğu’nun doğu ve batı olarak ayrılması sonucunda Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan Edirne, Avar Türkleri, Bulgar Türkleri ve Peçenekler gibi birçok Türk boyunun saldırısına maruz kalmış; nihayet 1361 yılında Osmanlı Sultanı I. Murat tarafından fethedilmiştir. Edirne, Sultanı I. Murat’ın fethiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun gözde başkentlerinden biri olmuştur. İstanbul’un 1453 yılında fethedilmesine kadar Osmanlı’ya 92 yıl boyunca başkentlik yapan Edirne, bu süreçte görkemli yapılarla donatılmış, kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir.

 

Osmanlı döneminde Edirne, İstanbul’un fethine kadar yaklaşık 92 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olarak hizmet etmiş ve bu dönemde ihtişamının zirvesine ulaşmıştır. Osmanlı, Edirne’yi mimari, kültürel ve ticari açıdan adeta bir sanat eseri gibi işlemiştir. Mimar Sinan’ın dünya mirasına kazandırdığı Selimiye Camii, bu görkemli dönemin en büyük simgesi olarak şehrin siluetinde yükselir. Osmanlı döneminde “Paşa Sancağı” olarak bilinen Edirne, Rumeli Beylerbeyliği’ne bağlı bir vilayet olup, bilim, sanat ve eğitim alanlarında öne çıkan bir merkez haline gelmiştir.

 

Ancak, XVIII. yüzyılda çıkan iki büyük yangın, Edirne’nin eski görkemini sarsmış, şehrin önemli bir bölümü tahrip olmuştur. XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun sınır bölgelerinde yaşanan savaşlar ve çatışmalar, Edirne’nin tarihinde derin izler bırakmıştır. 1829 yılında Rus işgaline uğrayan şehir, Balkan Savaşları sırasında Bulgar işgaline de uğramış; 1920’li yıllarda Yunan kuvvetlerinin eline geçmiştir. Edirne, 25 Kasım 1922’de düşman işgalinden kurtarılmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sınır kenti olarak yeniden doğmuştur.

 

Bugün Edirne, geçmişten bugüne taşınan kültürel zenginlikleri ve tarihi yapılarıyla bir açık hava müzesi niteliğindedir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Selimiye Camii, Kırkpınar Yağlı Güreşleri gibi geleneksel etkinlikleri, tarihi köprüleri, hanları ve kapalı çarşılarıyla Edirne, adeta Osmanlı’nın ihtişamını yansıtan bir şehir olarak yaşamaya devam etmektedir. Edirne ciğeri, badem ezmesi gibi yöresel lezzetleriyle de bilinen bu kent, her yıl binlerce turisti ağırlayarak kültürel mirasını dünyaya tanıtmayı sürdürmektedir.

 

Modern Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olan Edirne, hem sınır şehri olarak hem de kültürlerin buluşma noktası kimliğiyle önemini korumaktadır. Geçmişin izlerini ve Osmanlı’nın mirasını taşıyan bu şehir, köklü tarihi ve zengin kültürel dokusuyla ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Edirne, tarih boyunca olduğu gibi bugün de kültürel mirasını koruyarak, medeniyetlerin izlerini geleceğe taşımaya devam etmektedir.

 

Edirne Belediyesi olarak, Cumhuriyetin kenti Edirne’yi, tarihinden gelen değerlerle Cumhuriyetimizin ilkelerine yakışır bir şekilde geleceğe taşımayı hedefliyoruz. Edirne, geçmişten gelen zengin kültürel birikimi ve Cumhuriyetin kazanımlarını bir arada yaşatan özgün bir şehirdir. Atatürk’ün “muasır medeniyet” vizyonundan ilham alarak, şehrimizi doğasına, tarihine ve kültürel mirasına saygı duyan projelerle geleceğe hazırlıyoruz.

 

Bu bağlamda, Edirne’yi sadece bir tarih ve kültür kenti olarak değil, aynı zamanda Cumhuriyetimizin ilkelerine bağlı bir yenilik ve ilerleme merkezi olarak görüyor; sosyal projelerle halkımızın refahını artırmayı ve katılımcı belediyecilik anlayışımızla demokrasiyi kentimizin her köşesine taşımayı hedefliyoruz.

 

Cumhuriyetin kenti olarak, Edirne’nin özgün kimliğini koruyarak, doğallığına dokunmadan, yeni nesillere gururla aktarılacak bir gelecek inşa ediyoruz.