EDİRNE'DE STRATEJİK TOPLANTI: "BİZ ARTIK ŞARKI DİNLEMEK DEĞİL; ŞARKI SÖYLEMEK İSTİYORUZ"

27.11.2019

Edirne Belediyesi stratejik bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Toplantıda Avrupa Bölgeler Komitesi Başkanı Karl-Heinz Lambertz, Türkiye’nin AB ile yaptığı sınır ötesi işbirliklerini değerlendirirken, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da Trakya Bölgesi’nin serbest bir bölge olmasını ve sınırların kaldırılmasını isteyerek , “Biz artık şarkı dinlemek değil; şarkı söylemek istiyoruz” dedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı da; Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Delegasyon Başkan Yardımcı Eleftheria Pertzınıdou’nun ‘Türkiye ile birlikte yataktayız’ sözlerine “Bizim derdimiz yatakta olmak değil; bizim derdimiz ailede olmak, AB’de olmak’ diye cevap verdi.  

Edirne Belediyesi, Avrupa Bölgeler Komitesi Türkiye İlişkileri Çalışma Grubu Toplantısı’yla stratejik bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Edirne Belediyesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını Avrupa Bölgeler Komitesi Başkanı Karl-Heinz Lambertz, AB Türkiye Delegasyon Başkan Yardımcısı Eleftheria Pertzınıdou, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan yaptı.

 İlk olarak söz alan Avrupa Bölgeler Komitesi Başkanı Karl-Heinz Lambertz,  “Öncelikle Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’a çok teşekkür ederim. Dün akşam bizi çok güzel bir şekilde ağırladı. Gerçekten de etkileyici bir akşamdı. Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi’nde uzun bir süredir çalıştık. 50 yıllık çalışma hayatım sonrasında bende gün batımına doğru geliyorum. Belçika, Almanya ve Lüksemburg ülkeleriyle, 3-4 ülkenin birbiriyle sınırları olduğu bir ülkeden geliyorum. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile sınır ötesi işbirliği konusunda Brüksel’de konuyu ele alma fırsatımız oldu.  Yerel seçilmişlerle birlikte önemli bir buluşmaydı bu. İletişim güçlendirilmesi ve başarılı bir işbirliğinin, ortak çıkarların sağlanması konusunda bugün ki buluşma çok önemli. AB için hukuk devleti, demokrasi, adalet, yerel bağımsızlık, azınlıkların korunması ve sağlıklı komşuluk ilişkileri son derece hayati konular. Türkiye’nin 3,5 milyondan fazla Suriyeli göçmeni ağırladığını unutmamalıyız ve bu konuda Türkiye’yi takdir etmeliyiz. Bu konuda da AB tarafından Türkiye’ye çeşitli yardımlar sağlanmaktadır. Son 10 yıla baktığımızda AB Sınır Ötesi İşbirliği Programı’ndaki fonlardan  Türkiye’nin çok fazla faydalandığını biliyoruz. Ve dün bunlardan birkaç tanesine şahit olduk . Günümüzde sınır ötesi işbirliği Bulgaristan ile sınırlıdır. Edirne ve Bulgaristan önemli projeler üretemeye devam etmektedir.  Genel olarak bu programlar vatandaşlarımızın barışı, huzuru ve dünyaya açılımı için önemlidir” dedi.

TÜRKİYE İLE BİRLİKTE YATAKTAYIZ

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Delegasyon Başkan Yardımcı Eleftheria Pertzınıdou da Edirne’de olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın kendilerini çok sıcak ve samimi karşıladığını belirten Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Delegasyon Başkan Yardımcı Eleftheria Pertzınıdou “Edirne Avrupa’ya açılan kapı olarak biliniyor. Edirne yüzyıllar boyunca insanları bir araya getiren kadim bir şehir. Çok yoğun bir alışveriş bu bölgede gerçekleşmiştir. AB ve Sınır Ötesi İşbirliği Toplantısı için mükemmel bir yer aynı zamanda Türkiye-AB ilişkisinin geliştirilmesi içinde çok güzel bir fırsat. AB ile Türkiye ilişkilerinin şu anki durumu hakkında çok fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.   Ne zaman evleneceğimizi bilmiyorum ama kesin şu ki, birlikte yataktayız. Hep birlikte ortak küresel zorluklarla karşı karşıyayız; iklim değişikliği, insanların kitlesel göçü veya bölgesel eşitsizlikler gibi konular hepimizi ilgilendiriyor. Bütün bunlar bütün dünya olarak karşı karşıya olduğumuz ortak zorluklar ve bu zorlukların sınırı yoktur, hepimizi etkilemektedir. Sınır Ötesi İşbirliği Programı, yerel yönetimleri ve sınır bölgelerde yaşayan insanlar arasındaki işbirliğini geliştirmeyi hedeflemektedir. Sınır Ötesi İşbirliği Programı’nın hedefi eşit, dengeli ve sürdürebilir bir ilişki geliştirmek, bölgeler arasındaki işbirliğini güçlendirmek ve AB içindeki entegrasyonu daha da ileriye taşımaktır” diye konuştu.

“BİZİM DERDİMİZ AİLEDE OLMAK”

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Delegasyon Başkan Yardımcı Eleftheria Pertzınıdou’nun ‘Türkiye ile birlikte yataktayız’ sözlerine Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı da “Bizim derdimiz yatakta olmak değil; biz derdimiz ailede olmak, AB’de olmak’ diye cevap verdi. 

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı Türkiye ile sınırların kalkmasının bir kazanç kazanç meselesi olduğunu belirterek, “Avrupa’nın sınırları Boğaziçi’nde yada Edirne’de değil. Avrupa’nın sınırları Türkiye’nin güneydoğusundadır. Türkiye'nin İran'la Irak'la Suriye'yle olan sınırlarıdır. Eğer bir önlem alacaksak, ortak bir çalışma yapacaksak çalışmalarımızı Türkiye’nin güneydoğusunda başlatmamız gerekir. Son 6 kriter yerine getirilecek. Bu 6 kriterden sonra vatandaşlarımızın AB ülkelerine özgürce ziyaret etmesini bekliyoruz. Dün bölgede bir tur attınız vizenin yarattığı sorunları bizzat gördünüz. Birçok yerel yöneticimiz vize alamadıkları için ya da geç vize aldıkları için gelemediler. Sınır ötesi programlarının uygulanmasında da sorunlar yaşıyorlar, dolayısıyla bizim her koşulda bu vize sorunundan kurtulmamız lazım. Hiçbir Türk’ün diğer AB ülkelerine akın etmek gibi bir derdi yoktur. Vize kalkarsa eminim Avrupa’da yaşayan birçok Türk Türkiye’ye gelecektir. Bundan korkmamamız lazım. Vize serbestliği bir kazanç kazanç meselesidir. Milyonlarca Türk vatandaşı diğer Avrupa ülkelerini ziyaret edecektir, yerel yönetimlerimiz daha fazla işbirliği yapacaktır. Otellerimiz, seyahat acenteleri daha çok kazanacaktır. Halklardan halklara diyalog açıcından da  bu bir kazançtır” ifadelerine yer verdi.  

ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE SAĞLAM ADIMLARLA AB İLE TÜRKİYE’NİN NİKAHINI KIYACAĞIZ

Daha sonra söz alan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da, “Öncelikle toplantıyı yaptığımız bina hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Burası 1930 yılında Edirne’nin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış bir elektrik fabrikası. 1965 yılına kadar bu amaçla kullanılarak, kentin elektrik ihtiyacını karşılamış ve 1965 yılından sonra da kaderine terk edilmiş, zamana dayanamayarak çökmüş. Bizim dönemimizde de 2014 yılında restorasyonuna başlanarak 2017 yılında restorasyonu tamamlandı ve anneler gününde biz bu binayı hizmete açtık. Bu bina günümüzde Kültür Merkezi ve  Nikah Salonu olarak hizmet veriyor. Az önce bu kürsüye çıkarken hepimiz bu kürsünün altındaki yoldan yürüyerek çıktık. Tabi bizim oturduğumuz yerde büyük bir nikah masası var. Ve hayata yeni başlayacak olan, evlenecek çiftlerin nikahlarını burada kılıyoruz. Gelin ve damat alttaki uzun yoldan yürüyerek, emin ve ağır adımlarla yürüyorlar ve buradaki masaya geliyorlar ve nikahlarını kıyıyoruz. Az önce onu düşündüm. Türkiye ve AB nikah yolunda emin adımlarla ilerliyor, yolumuzu bitirdik, kürsüye çıktık, inşallah önümüzdeki günlerde sağlam adımlarla AB ile Türkiye’nin nikahını kıyacağız diye düşünüyorum. 2 gündür delegasyonumuz ile görüşmeler yaptık. Türkiye olarak çok uzun yıllardır devam eden AB sürecimiz, bazen çok hızlı bir şekilde, bazen yavaşlayarak ama en önemlisi hiç durmadan devam etti ve devam ediyor. Eğer bunu bir otoban olarak görürsek, biz artık çıkış gişelerine doğru yaklaştığımızı düşünüyoruz. Ve bu çıkış gişelerinde AB biletini alarak bu kapıdan gireceğimize olan inancım tam” dedi.

Sınır şehri olmanın hem avantajlarının hem de dezavantajlarının olduğunu belirten Gürkan, “Sınır şehrine kimse kolay kolay yatırım yapmak istemez. Çünkü bir sınır şehridir. Dünya tarihinin geçmişine baktığımızda hep kaoslar, çatışmalar, kavgalar vardır. Ama hangi çatışma, kavga, kaos olursa olsun insanlık bir taraftan da geleceğe sağlam ve güçlü adımlarla devam etmek istiyor. İster Türk, ister Yunan, ister Bulgar. Temel bir amacımız var; soyumuzun devamını sağlamak, ülkemizin güçlenmesini sağlamak, komşularınızla sosyal ilişkiler kurarak yaşamınızı daha konforlu hale getirmek. Belki de AB’nin kuruluş felsefelerinden biri de bu olsa gerek. Çünkü insan sosyal bir varlık. Kimi tek başına bırakırsanız bırakın bir süre sonra etrafında sosyalleşeceği, ilişkiler kuracağı başkalarını arıyor.         Sınır şehirlerinde doğanlar, yaşayanlar şunu çok iyi bilir, mutlaka komşularınızdan dostlarınız, arkadaşlarınız vardır. Sosyal-kültürel ilişkiler, ticari ilişkiler kurduğunuz insanlar vardır. Türkiye-Yunanistan ve Bulgaristan üçgeninde çok güçlü bir iyi komşuluk ilişkisi, çok güçlü bir sosyal yaşam ve ticari yaşam vardır” diye konuştu.  

BİZİM ÖNÜMÜZE ENGEL KOYMAYIN

                Edirne Belediyesi olarak sınır ötesi işbirliği programlarında yer aldıklarını ifade eden Başkan Gürkan, “Bulgaristan yerel yönetimleri ile birçok proje yaptık. Önümüzdeki süreçte bu projeleri yapmaya devam edeceğiz ama artık sadece Bulgaristan yerel yönetimleri ile değil Yunanistan yerel yönetimleri ile de bu projeleri yapmak istiyoruz. Onlarla birlikte de bu projelere yürütmek, mesafe almak istiyoruz. Yunanlı dostlarımızın da bu konuda en az bizim kadar istekleri olduğunu da biliyoruz. Buradan merkezi hükümetlere de bir çağrı yapmak istiyorum, bizim önümüze engel koymayın biz gerisini kendimiz hallederiz. Daha büyük, daha anlamlı, daha kalıcı projeler ve bölgelerimizi sosyo-ekonomik açından da güçlendirici projeler yapmak istiyoruz. Hiçbir şey yapmazsanız hiç hatada yapmazsınız. Biz hiç hata yapmayacağız diye, hiçbir şey yapmamayı tercih edemeyiz. Hatalarımızdan ders alarak, hatalarımızı düzelterek ve önümüzdeki engelleri kaldırarak bu süreci yönetmek zorundayız.  Yunanistan ve Bulgaristan’la artık daha çok işbirliği istiyoruz. Biz artık devletlerin egemenlik hakkı olan sınırların bizim komşuluk, ticari ilişkilerimizi engelleyici bir sınır haline getirilmesinden yorulduk. Bunun düzeltilmesini istiyoruz. Bu bizim haklı bir talebimiz” ifadelerine yer verdi.

YUNANLI VE BULGARİSTANLI KADINLAR ESNAFTAN VERESİYE ALIŞVERİŞ YAPIYOR        

Edirne Halkı’nın Yunanistan ve Bulgaristan ile kurduğu ilişkilere de değinen Gürkan, “Bakınız bu binanın 200 metre gerisinde cuma günleri kurulan bir pazarımız var. Bir Cuma günü bu pazara gelmenizi ve bu pazarı görmenizi isterim. Gelen müşterilerin en az yarısı Bulgaristan ve Yunanistan’dan gelen insanlar. Yunanistan ve Bulgaristan’ın kadınları gelip burada alışveriş yapıyorlar ve artık öyle bir ilişki kurmuşlar ki, Yunanlı yada Bulgar bir kadın parası yetişmediği zaman oradaki esnafın veresiye defterine adını yazdırıyor, haftaya ödenmek üzere. Böyle bir ilişki var. Samimiyete, sevgiye, karşılıklı güvene dayanan bir ilişki kurulmuş. Bu kendiliğinden hükümetlerin, yerel yönetimlerin yaptığı bir olay değil, halkların yaptığı bir olay, ilişki. Şimdi bana söyler misiniz? Bu Avrupa’da nerede var. Bu bölgenin artık serbest bir bölge olmasını istiyoruz. Emin olun birlikte atacağımız adım Türkiye’yi AB ilişkilerini de önünü son derece açıcı bir çalışma olacaktır.  Bu adımı mutlaka atmamız lazım. Bu bölgesel ilişkileri ve Türkiye-AB ilişkilerinin büyük bir ivme kazanması açısından bir rol model olacaktır” dedi.

Daha sonra Gürkan, Nazım Hikmet’in Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum’ dizelerini okuyarak; katılımcılara önemli bir mesaj verdi.