Deva-i Misk Helvası
Osmanlı Saray Mutfağı’nda çokça yer bulan helvalar arasında özel bir yere sahip olan Deva-i Misk Helvası, Edirne’nin payitaht olduğu dönemlere tarihlenen bir helvadır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın babası II. Murat’ın Dimetoka üzerinden şehre geldiği bir günde, karşılamaya gelenler arasında bulunan Mısırlı bir şekeri ustasının padişaha bu helvayı sunduğu ve adını kendisinin koymasını istediği rivayet edilir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın da bu helvayı çok sevdiği aktarılmaktadır. Osmanlı Edirne’sinde bu helva halka ücretsiz dağıtılır, belli günlerde II. Bayezid Şifahanesi’nde halka sunulurdu.
Bir başka rivayet ise padişahın kızının hastalandığı ve şifa bulması için hekimlere başvurulduğu; padişahın kızının şifayı Deva-i Misk Helvası ile bulduğu yönündedir. Şifa verici ( deva ) özelliği ve içeriğinde bulunan güçlü bir aromadan alır. Misk denilen bu aroma bulunması çok güç ve pahallı bir aromadır. Misk maddesi erkek Himalayalar’da yaşayan Misk geyiğinin çiftleşme sırasında yere bıraktığı (Salgıladığı) küçük toplardır. Lüks ve pahalı bir maddedir. Dünyanın çeşitli yerlerinde bu maddeyi elde etmek için Misk Geyiği çiftlikleri kurulmuştur. Misk ayrıca şerbetlerde koku verici bir madde olarak da Osmanlı’da kullanılırdı. Dilimizdeki “Mis Gibi Kokuyor” kelimesi de buradan gelmektedir. Zaman içerisinde “k” harfi düşmüştür. Misk dönemin tüccarlarınca Osmanlı coğrafyasına taşınırmış. Günümüzde bulunması çok daha güçleşmiş durumdadır ve astronomik ücretleri vardır.
Helvanın hazırlanışında bugün bazılarına zor ulaşabildiğimiz 41 çeşit baharat, yumurta akı ve bal kullanılmaktadır. Baharatların baskın tadına rağmen tatlı bir helvadır. Edirne’deki meşhur şekerlemeci dükkanlarında bu lezzeti bulabiliyorsunuz. Deva-i Misk Helvası ustaları arasında Arif MERİÇ geleneğin güçlü bir aktarıcısıdır. Kırkpınar zamanı pehlivanların zindelik kazanmak için beslenme programlarında yer verdikleri Deva-i Misk, Kırkpınar meydanında halka ve gelen ziyaretçilere dağıtılmaktadır.